P&G ÇALIŞAN YORUMLARI: P&G; çalışanları, markaları ve değerleri ile bir bütündür. Bu yüzden çalışanlar, şirketin en önemli varlığıdır ve şirketin büyüyen başarısının temelidir. İçeriden terfi sistemiyle gelişen P&G çalışanları, dünyadaki tüketicilerin yaşamlarını küçük ama anlamlı adımlarla iyileştirmeye odaklanarak bugün ve gelecek için çalışıyorlar.
Lider
yetiştirmek, içten terfi sistemimizin temelidir.
İçten
terfi sistemimizle geleceğin liderleri konumuna gelecek dünyanın dört bir
yanındaki çalışanlarımızı geliştirmek için disiplinli ve sistemli programlar izleriz.
P&G’de
işe alım pozisyonlar için değil kariyerler için yapılmaktadır. P&G’de hangi
bölümde olursa olsun, tüm çalışanlar başlangıç seviyesinde kariyerlerine
başlar. P&G’nin kendi kültürüyle ve teşvik edici insan kaynakları
uygulamaları ile yükselip, yönetici hatta organizasyonlarının liderleri
konumuna gelirler; çeşitli ve zengin görevlerle gelecekteki liderlik
görevlerine hazırlanırlar.
Şirketimizin
bu özelliği nedeniyle her yıl binlerce kişi P&G pozisyonlarına
başvurmaktadır, P&G üniversite mezunları için ideal şirketlerden biri
olarak görülmektedir. P&G’ye yapılan başvurular adil işe alım sistemi
çerçevesinde değerlendirilir, kanıtlanmış standart adımlardan geçen adaylar
P&G pozisyonlarında başlamak için ilk adımlarını atarlar.
Çalışanlarımız
ilk günden sorumluluk alırlar.
Lider
yetiştirirken verilen sorumluluğun önemini savunuruz, bu nedenle P&G
çalışanları ilk günden anlamlı sorumluluklar yüklenirler.
Tüm
P&G çalışanları ortak amaca doğru ilerlerken prensiplere uygun hareket
eder.
Amacımız,
Değerlerimiz ve Prensiplerimiz şirketimizde lider gelişiminin temelidir.
Amacımız (dünya tüketicilerinin yaşamlarını iyileştirmek) ve değerlerimiz
(güven, dürüstlük, sahiplenme, liderlik ve kazanma arzusu) bize ortak
hedefimize ulaşmak için her gün ilham verir.
P&G
çalışanları, dünya tüketicilerine bugün ve gelecekte yaşamları iyileştirecek
üstün kalite ve değerde markalı ürün ve hizmetler sunarken, aldıkları tüm
kararlarda şirket prensiplerini yansıtırlar. ”Doğru Olanı Yapma Kültürü” olarak
da özetlenebilecek bu kültür, P&G’nin DNA’sını oluşturur.
Çalışanlarımız
ilk günden itibaren P&G’nin “Dünya Genelinde İş Etiği” prensipleri hakkında
eğitim alırlar ve çalışanlarımızın bu kılavuzda belirlenmiş kurallara uymaları
beklenir. Çalışanlar P&G Prensipleri dahilinde karar almaları konusunda
devamlı olarak bilgilendirilirler.
Liderlerimiz
işe alımdan, kariyer planlamasına kadar her lider gelişiminin tüm adımlarında
aktif olarak çalışır.
Liderlerimiz
işe alımda aktif rol alarak, şirket içi eğitimleri vererek, genç liderlere
koçluk ve mentorluk yaparak deneyimlerini yeni nesillere aktarırlar.
Öğrenmek
yaşam biçimimizdir.
İş
yaparken öğrendiklerimizin dışında şirketimiz bünyesinde geliştirilen teknik,
fonksiyonel ve kurumsal eğitimlerimizle çalışanlarımızı kariyerleri boyunca
destekleriz. Şirketimizin liderleri tarafından verilen bu eğitimler
çalışanlarımızın ihtiyaçları doğrultusunda belirlenir. Eğitimlerimiz hem daha
iyi bir lider olmamıza hem de amacımıza
yönelik çalışmalarımızı geliştirmemize imkan sağlar.
Personel
ve eleman alım ilanlarını sizler için burada paylaşmaya devam edeceğiz bu gün
Procter & Gamble insan kaynakları departmanı’nın yaptığı açıklamalara göre
ve Sitesinde yaptığı duyurulara göre hazırlamış olduğumuz sayfamızda Procter & Gamble iş ilanlarını
inceleyebilir, firma hakkında bilgi sahibi olabilir ve dilediğiniz ilana iş başvurusunda
bulunabilirsiniz.
Procter
& Gamble Hakkında:
P&G;
çalışanları, markaları ve değerleri ile bir bütündür. Bu yüzden çalışanlar,
şirketin en önemli varlığıdır ve şirketin büyüyen başarısının temelidir.
İçeriden terfi sistemiyle gelişen P&G çalışanları, dünyadaki tüketicilerin
yaşamlarını küçük ama anlamlı adımlarla iyileştirmeye odaklanarak bugün ve
gelecek için çalışıyorlar.
Lider
yetiştirmek, içten terfi sistemimizin temelidir.
İçten
terfi sistemimizle geleceğin liderleri konumuna gelecek dünyanın dört bir
yanındaki çalışanlarımızı geliştirmek için disiplinli ve sistemli programlar izleriz.
P&G’de
işe alım pozisyonlar için değil kariyerler için yapılmaktadır. P&G’de hangi
bölümde olursa olsun, tüm çalışanlar başlangıç seviyesinde kariyerlerine
başlar. P&G’nin kendi kültürüyle ve teşvik edici insan kaynakları
uygulamaları ile yükselip, yönetici hatta organizasyonlarının liderleri
konumuna gelirler; çeşitli ve zengin görevlerle gelecekteki liderlik
görevlerine hazırlanırlar.
Şirketimizin
bu özelliği nedeniyle her yıl binlerce kişi P&G pozisyonlarına başvurmaktadır,
P&G üniversite mezunları için ideal şirketlerden biri olarak görülmektedir.
P&G’ye yapılan başvurular adil işe alım sistemi çerçevesinde
değerlendirilir, kanıtlanmış standart adımlardan geçen adaylar P&G
pozisyonlarında başlamak için ilk adımlarını atarlar.
Uygun
Pozisyonlar: Dönemsel Çamaşır Suyu ve Sıvı Bulaşık Deterjanı Paketleme
Operatörü
Şirketimizin
Kocaeli – Gebze Fabrikasında çalışmak üzere 1 sene süreli Çamaşır Suyu ve Sıvı
Bulaşık Deterjan Paketleme Operatörü
aramaktayız.
Aranan
Nitelikler
–
En az Teknik Lise, Meslek Lisesi ya da
MYO mezunu; askerliğini yapmış olması.
–
Kocaeli veya İstanbul Anadolu Yakası civarında ikamet eden
Alo,
Pantene, Orkid, Prima, Blendax, İpana, Gillette ve diğerleri…
Her
biri Türk tüketicisinin günlük yaşamının adeta vazgeçilmezi olan bu markalar,
P&G’nin amacının ne kadar gerçekçi olduğunu gösteriyor. Çünkü tüm bu
markalar, P&G’nin yaşamları iyileştirme amacının birbirinden başarılı
uygulamaları olarak tarihe geçtiler.
P&G,
son 23 yıldır Türk tüketicisinin tercihlerinin arkasındaki lider marka olarak
hizmetlerini ve yatırımlarını çeşitlendirerek sürdürüyor.
Türkiye
pazarına 1987 yılında giren P&G, etkinlik alanını 1998’den bu yana 70
milyonu aşkın tüketicisiyle çok hızlı gelişen bir pazar olan Kafkasya ve Orta
Asya Cumhuriyetleri’ni kapsayacak şekilde genişleterek bölgesel bir merkez
fonksiyonu üstlenmiş konumda. P&G Türkiye yaklaşık 900 çalışanıyla bugün,
CEEMEA (Orta ve Doğu Avrupa, Ortadoğu, Afrika) bölgesinde P&G’nin doğrudan
faaliyette bulunduğu toplam 52 ülke arasında 3. ve P&G Global alt şirketler
sıralamasında da 13. sırada yer alıyor.
23
yıldır Türkiye’ye 550 milyon doları aşan fiziksel yatırım yapan P&G;
Türkiye’de toz deterjan, hazır çocuk bezi, hijyenik ped ve çamaşır suyu üretim
tesisleri ve dağıtım merkezi ile faaliyetlerini sürdürüyor. P&G
Türkiye’nin, toplam 25 ülkeye yaptığı ihracat 14 yılda 1,5 milyar doları buldu.
P&G Türkiye, yaptığı çalışmalarla T.C. Başbakanlık Dış Ticaret Müsteşarlığı
tarafından verilen ihracat ödüllerinde “Kağıt, Karton, Ambalaj ve Kırtasiye
Ürünleri” kategorisinde 9 kez birincilik ödülü aldı. Bugün faaliyette bulunduğu
kategorilerde lider konumda 24 markası ile Türkiye’nin en büyük temizlik, ev
bakım, kadın hijyen ürünleri ile bebek bakım ürünleri üreticileri arasında yer
alan P&G Türkiye, güzellik ve kişisel bakım kategorisinde de lider
şirketler arasındadır.
P&G;
çalışanları, markaları ve değerleri ile bir bütündür. Bu yüzden çalışanlar,
şirketin en önemli varlığıdır ve şirketin büyüyen başarısının temelidir. P&G
çalışanları, dünyadaki tüketicilerin yaşamlarını iyileştirmeye odaklanırken,
sürdürülebilirlik uygulamaları ile bugün ve gelecek için çalışıyorlar.
P&G
içerisinde sürdürülebilirliğin tüm çalışanlar için öncelikli düşünce biçimi
haline gelmesi için çabalar teşvik ediliyor ve hem iş hayatında hem de özel
hayatta kişisel sorumluluk fırsatları geliştiriliyor.
>
Prensiplere Dayalı Karar Alma Kültürü
>
Endüstriyel İlişkiler - Üretim ve Dağıtım Tesisleri
>
İnsan Kaynakları Sistemleri
>
Sağlıklı Yaşam Programı
>
Aktif Sosyal Yaşam
P&G’de
iki mülakat tecrübesi
Mezun
olunca özel sektöre kapağı atma derdinde olan üniversite öğrencilerinin birçoğu
için P&G ve Unilever hayal edilen FMCG (Fast moving consumer goods – hızlı
tüketim malları) şirketleridir. Öğrenciler birbirine bu şirketleri ‘çok iyi
maaş veriyormuş abi’, ‘aynı ABD mantığıyla çalışıyorlarmış birader acaip
profesyonellermiş’, ‘Bi’ giren ihya oluyormuş terfinin ardı arkası yokmuş’ gibi
hayalperest cümlelerle anlatır.
Ben
de iki yıl arayla olmak üzere P&G’de farklı pozisyonlar için iki mülakata
davet edildim. Özellikle ikincisinde profesyonellikle uzaktan yakından alakası
olmayan haller tavırlar gördüm. Yazı ilerlerken sizi de İçerenköy’de oto
sanayinin ortasına yapılmış o tuhaf Kosifler İş Merkezi’nin bilmem kaçıncı
katına götüreceğim.
Öncelikle
sancılı başvuru sürecinden başlayayım. P&G, kariyer.net‘e ilan vermekle
birlikte başvuru yapmak istemeniz halinde sizi kendi resmi sitesine
yönlendirir. Bu yaklaşımı şirket açısından mantıklı buluyorum. Şöyle ki; kabul
edelim birçoğumuz kariyer.net’te görüp beğendiğimiz ‘olmaz da hadi ararlarsa’
dediğimiz birçok ilana başvuruyoruz. Şirketlerin İK departmanı için bu bir sürü
işe yaramaz CV demek. P&G de kendi sitesinde önce tamamen İngilizce bir
sürü soruya cevap vermenizi, sonra da psikometrik test gibi olduğunu
hatırladığım bazı çoktan seçmeli sorulara cevap vermenizi istiyor.
Yanılmıyorsam başvuru rahat 1 saatten fazla sürüyordu! Pardon başvuru değil,
profil oluşturma süreci. İngilizcem oldukça iyi olduğu için (IELTS skorum 8.0.
İleriki bir yazıda İngilizce belasını nasıl halledersiniz onu da kendi
tecrübelerime göre yazmaya çalışacağım) ben de yabancı bir şirkette çalışmak
istiyordum. P&G: yabancı, İngilizcesi sağlam adam lazım, iyi maaş veriyormuş,
iletişim ve liderlik yeteneğine sahip kişiler arıyor e daha ne olsun benden
iyisini mi bulacaklar dedim ve başvurdum :)
İlk
davet Purchasing Specialist (Satınalma Uzmanı) pozisyonu için geldi. Eğer
P&G’ye ilk kez çağrılıyorsanız önce bir sınava alınıyorsunuz. Bu neredeyse
tüm şirketler için rutin bir uygulama haline gelmiş durumda. O kadar çok
şirketin sınavına girdim ki hangisinde ne soruluyordu ayrıntılı
hatırlayamıyorum. Aklımda kaldığı kadarıyla hepsinde grafikli sorular ortaktı
ama grafik dediysem gözünüz hiç korkmasın. Gerçekten kolay grafikler, orada
amaç ‘görsellerden de sonuç çıkarabiliyor musunuz ya da grafik okuyabiliyor
musunuz?’ bunu değerlendirmek. Bu soruları istisnasız herkes ama herkes yapar.
Bunu şirketler de inanın biliyorlar. Bu soruların sorulmasındaki amaç ne kadar
hızlı olduğunuzu ölçmek. Hızlı olan kazanıyor.
Bana
da ilk telefon sınav daveti için gelmişti. Gittim, görünüşleri oldukça küçük
gösteren bir oda dolusu adam ile sınava girdim. Sınavlarda süre sıkıntısı kolay
kolay yaşamam, bir sürü kişinin erken çıktığını hatırlıyorum. Bu sınavlara
girip sırf sıkıldığından ‘eeehh başlarım beee bunlarla mı uğraşacağım‘ diyip
çıkan bir sürü insan oluyor. Onlardan olmayın, baktınız yapabiliyorsunuz devam
edin mülakata davet edilme şansınızı heba etmeyin.
Sınavdan
birkaç gün sonra bir telefon; sınavda başarılı oldunuz sizi mülakata davet
etmek istiyoruz, iletişim bilgilerini başvurunuzda belirttiğiniz mail
adresinize yolluyoruz. E peki buraya kadar her şey güzel. Belirtilen saatte
mülakat yerine gittim. İki beyfendi beni yuvarlak bir masanın olduğu, her yeri
Prima, Orkid gibi P&G markalarının reklamlarının süslediği bir odaya aldı.
İlk mülakat kolay: kimsin, nesin anlat, biraz da İngilizce konuşalım (amaç
konuşma becerinizi ölçmek ama rahat olun şimdiye kadar mülakatlarda hiç
kimsenin şakır şakır konuştuğunu duymadım daha. O ağdalı, ağır, sert İngilizce
teleffuzu P&G elemanlarında bile barizdi). 1 saate yakın sürmüştür en
fazla, sonra çıktım gittim. Tabir-i caizse dananın kuyruğu ikinci mülakatta
kopar.
Sınavı
geçtiniz, ilk mülakatta da anormal bir çıkıntılık yapmadıysanız ya da ezik bir
profil sergilemediyseniz ikinci mülakata çağrılırsınız. Bu sadece P&G için
değil tüm şirketler için böyledir. Birkaç gün sonra ikinci mülakat davetini aldım.
Hatta süreç ne kadar hızlı ilerliyor diye şaşırmıştım.
job
Bu
defa 3 kişi var karşımda. İki erkek bir kadın. Benim mülakatımda solda oturan
göbekli amcamız belli ki yıllardır şirkette. Zaten sonra müdür olduğunu
öğreniyorum. Ortada oturan en az 3 yıllık elemandır, müdür olanla aynı
departmanda ya da birlikte çalışılan bir departmanda görevli olur, üçüncümüz
ise malum.. Mülakatlarda kenarda oturan o kadınlar hep İK’cıdır. Güya diğerleri
sizin işe ne kadar uygun olduğunuzu ölçmeye çalışırken hanımefendi de sizin
iletişiminize, giyiminize, tavırlarınıza vs bakar. P&G’de çalışanlar
adaylardan mükemmel bir İngilizce’ye sahip olmalarını isterler. Haliyle biz de
onların öyle olduğunu düşünürüz değil mi? Hah işte ben de öyle zannediyordum
ama gerçek bununla pek örtüşmüyor. En solda oturan beyfendi ‘biraz İngilizce
konuşalım’ diyor. Konuşalım konuşmasına da adamın İngilizce’si en fazla
orta-üst seviye. Telaffuz desen felaket ötesi. ‘Bana mı öyle geliyor olm
İngilizce’si kötü olamaz adam P&G’de müdür’ diyorum ama yurtdışından döneli
1 yıl bile olmamış ki telaffuzum için de herkes ‘Türk olduğun hiç belli
olmuyor’ der. Sonra bir kelime duyuyorum ve İngilizce’nin pek de mattah
olmadığı fikrinden emin oluyorum. Adam bildiğin ‘fundamental’ diyor, yazıldığı
gibi, hiç kasmamış sanırsın kelimenin aslı Türkçe de Türkçe’den İngilizce’ye
geçmiş :)
Onlar
da bana kimim nerde okudum stajdı iş tecrübesiydi bunları sordular. Güzelce
anlattım. Onların da tavırları normaldi beni ne gerdiler ne de ‘ne bu
gevşeklik’ dedirtecek bir şey yaptılar. İşi güzelce anlattılar, ne zaman
başlanacağını söylediler, kariyer yolundan bahsettiler vs her şey olumlu
gidiyor. Öyle ki o dönem Avrupa’da oturuyordum, iş Anadolu’da olduğu için
(Gebze fabrikada da olabilir emin değilim) servis güzergahını, nereden
bineceğimi bile konuştuk! En son sözün tükendiği yerde birbirlerine baktılar
bizim için her şey olumlu siz de istekli görünüyorsunuz dediler. Sadece birkaç
gün sonra Kurban Bayramı’ydı. Bayram tatilinden sonra beni arayacaklarını
söylediler. Bu kadar olumlu görüşmenin sonrasında ne mi oldu? Çok basit,
aramadılar :)
Aradan
birkaç yıl geçti, ben çoktan çalışmaya başlamışım bir telefon daha. Bu kez
pozisyon işin finans muhasebe kısmı ile ilgili. Muhasebeden hiçbir zaman
hoşlanmadım ama ‘aradan birkaç yıl geçti paslandım mı acaba’ diyip görüşmeye
gittim. Beni gelir gelmez sinir ettiler. Adamlar işten izin alıp geldiğimi ve
gecikmemem gerektiğini biliyor. Söyledikleri saatten 5 dk önce gittim,
danışmadaki görevli ilgili kişiyi arayıp geldiğimi haber verdi, 5 dk sonra sizi
alacaklar dedi. Tamam dedim ama bekle bekle arayan soran yok, zaman tik tak
atıyor, gidiş vaktim yaklaşıyor. Bir kere daha arattım yine aynı hikaye. 25 dk
sonra ‘lütfen arayın alıyorlarsa alsınlar almıyorlarsa ben işe dönmek
zorundayım’ dedim ne hikmetse hemen içeri çağırıldım.Yine birinci mülakat, bir
hanımla görüşüyorum, bana mevcut işimi soruyor. Anlatırken finans muhasebeden
ne kadar uzaklaştığımı ve aslında işimi ne kadar sevdiğimi fark ediyorum :)
Fazla uzun sürmüyor, çıkmıyorum.
Bir
hafta sonra yine telefon, ikinci mülakat daveti. Yine aynı düzen, üç kişinin
karşısındayım. Soldan sağa iki erkek ve bir kadın oturma düzeni. Kadın karnı
burnunda hamile bir İK personeli, mülakatta doğurur mu gibi saçma sapan sorular
geçiyor aklımdan. Soldaki adamın ilk mülakatımda ortada oturan kişi olduğunu
hatırlıyorum. Ortadaki daha tecrübeli olan adamsa son derece lakayt. Saniyede
aklımdan ‘Ne gevşek adam bu be’, ‘ben bununla beraber çalışırsam kesin kavga
ederim’, ‘bu daha mülakatta böyleyse çalışırken kim bilir nasıldır’ gibi
cümleler geçiyor ve mülakat bariz şekilde negatif başlıyor. Hem zaten işimin
olmasının verdiği rahatlık, hem muhasebe görevini istememem, hem de ortamdaki
hava benim de ‘çok da tınnn’ moduna girmeme neden oluyor. Değişmez sorular:
bize kendini anlat (bu soruya her seferinde elindeki CV ne olm soru sorsana
diyesim geliyor), işini anlat vs diyorlar.
Bu
arada ben yavaştan gerilmeye başlıyorum zira ortada oturan adam durmadan
esniyor! Mülakat sabah 9’daydı tamam uyanamamış olabilir ama bu benim sorunum
değil. Kendine güvenmeyen sabaha mülakat koymasın, ben sıfatımı düzeltip
geliyorsam sen de geleceksin arkadaşım demek istiyorum ama tabiki diyemiyorum
:)
Kariyer
yolunu soruyorum, aldığım cevaplardan hiç memnun değilim zira mevcut şirketimde
işine saygı duyulan ve güvenilen biri olduğumu düşünüyorum. Duymaktan pek de
hoşlanmadıkları bir cevap veriyorum: Kusura bakmayın ama sizin sunduğunuz
kariyer yolu bu ise işimden istifa ettiğime değmez, orda daha kısa sürede hem
yükselirim hem daha çok kazanırım siz bana bunları vaddedebiliyor musunuz? :)
(oooohhh iyi ki de demişim, ağzıma sağlık)
Mırın
kırın ediyorlar, onlar da tabiki bu cevaptan hiç memnun değil ve beklenen son..
Tabiki aramıyorlar ama bu defa cidden hiç de umrunda olmuyor.
Hiçbir
mülakata kendinizi o işi kesin alacakmışsınız gibi hazırlayarak gitmeyin derim.
Sonunda siz o kapıdan çıkınca insanlar günlük hayatına döner üzülen siz
olursunuz. Her mülakat işe giden yolda değerli bir tecrübedir. Asla kayıp gibi
görmeyin ve vazgeçmeyin. Vazgeçmeyince bir zamanlar benim P&G için dediğim
gibi ‘ah inşallah işe alınırım’ dediğiniz şirketlerden çok daha iyi bir şirkete
girebilir, üstüne bir de sevdiğiniz işi yaparak hayatınızı kazanabilirsiniz.
P&G'yi
özellikle işletme ve iktisat öğrencileri çok iyi bilir. Staj başvuruları
dönemine gelince birazcık gelecek kaygısı olan işletme ve iktisat öğrencileri,
gözlerinde parıltı, ağızlarında salya "Abi adamlar stajyere bile 1.750
maaş veriyormuş; blackberry veriyormuş ; P&G çok rerörerö bir şirket"
diye konuşmaya başlarlar. Tabi bunlar birer efsanedir. Zira kendi adıma
konuşmak gerekirse çevremde (yakın ve uzak olmak üzere) P&G'nin mülakatına
giripte kabul edilenini daha görmedim.
Ara
komplo teorisi: Belki de gerçekten de stajyer ve yeni çalışan almıyorlardır.
Belki de öğrenci ve yeni mezunların hayatında bir travma yaratmak için testler
ve mülakatlar yapıyorlardır!
Neyse
benim P&G ile tanışmam üniversite 2. sınıfın sonunda oldu. Ondan sonrada
mütemadiyen her sene P&G'ye başvurdum, aksatmadan... Ne zaman ki mart gelir
kediler miyavlaşmaya başlar, ben anlarım ki P&G'nin başvuruları açılmıştır.
P&G'nin
başvuruları da öyle "CV'ni gönder biz uygun bulursak seni ararız"
şeklinde değildir. Idık dıdık sorarlar, niye başvuryorsun, amaçların neler ,
hede hödö. ( Çok merak ediyorum acaba İK'cılar verilen cevapların hepsini
okuyor mudur?!?) Baya bir uzun sürer yani. Hele ki sen böyle güzel güzel
yazarsın, tam "sonraki sayfaya geç" tuşuna tıklarsın, a aa bir de ne
göresin: sayfada uzun süredir bir
aktivite yapılmadığı için sistem seni dışarı atmış!
Benim
P&G'ye ilk başvurum da böyle sistem hatalarıyla doluydu ve anca gece 3
buçukta bitirebildim. Yorgunluktan zaten canım çıkmış ancak birazda oyalanayım
internette, maillerime falan bakarım derken gece 4'de bana P&G'den email
geldi: "Başvurunuzu dikkatle gözden geçirdik ama sürece sizinle devam
edemeyeceğimizi bildiririz." Tabi
ben mavi ekran verdim:
Gecenin
4'ünde sinirim bozuldu ağlamaya başladım. Daha sonraki senelerde de beni
ağlatmaya devam etti bu P&G!
Pes
etmedim bir sonraki sene bir daha başvurdum, sonra bir daha, bir daha... Her
seferinde işe alım sürecinde bir basamak daha ilerledim. Bir sene online teste
girebildim, sonraki sene IQ testi gibi bir şeye aldılar, bir sonraki sene ilk
mülakata kadar gelebildim. Arkadaşlarım dalga geçiyorlardı benle, kızım bu
gidişle 7 sene sonra Ürün Yöneticisi asistanı olarak seni işe alacaklar...
En
son binbir stres mülakatlarına gittikten ve mülakattan 1 saat sonra aynı
standart red mesajını görünce P&G için gün boyunca ama son kez ağladım.
Kısacası
P&G "kızını vermek istemeyen fabrikatör baba"ydı, ben de
"fakir ama gururlu genç"tim. Ben platonik aşka tutulan ve en saf
duygularımı sevdiğine açan delikanlıydım, P&G ise MSN'de "Uff, çkl
bşmdn be slk .s.s" yazan sahte sarışın Türk kızıydı.
Son
2 senedir başvurmuyorum P&G'ye. Boğaziçi vb. yıldızı parlamış üni.
mezunlarından başka kimseye şans vermeyen at gözlüğü takmış eski Türk filmi
fabrikatörüsün sen P&G. Bense Yaşar Usta'yım, senin vereceğin iş & maaş
olmadan da başka şirketlerde mutlu olabilirim. Ayrıca göründüğün kadar da
mükemmel bir şirket olmadığına kalıbımı basarım.
O
yüzden inci sözlük jargonuyla sana şöyle diyorum: "Açacağın pozisyonu s....yim,
ben gidiyorum!"
Hiç yorum yok:
Yorum Gönderme