HSBC ÇALIŞAN YORUMLARI: HSBC'nin Türkiye'den ayrılma planı ile birlikte banka personeli ise Tekstilbanklı meslektaşlarına göre daha şanslı durumda. HSBC'nin şubelerinin satılması halinde işten çıkarılması planlanan personele tazminatları HSBC yönetimi tarafından ödenmesi bekleniyor. Eğer ki Tekstilbank, HSBC şubelerini devralırsa alanında uzman personele de ihtiyaç duyacağından, HSBC çalışanlarına yeni bir fırsat kapısı açılacak. Böylece tazminatlar HSBC, yeni iş Tekstilbank tarafından gelecek
Tzygane
BLOGGER: Çarşamba gecesi yaşadığım gıda zehirlenmesi vakası üzerine Perşembe
günümü tamamen evde yatakta geçirdim, kafamın boynuma bu kadar büyük geldiği
bir zaman dilimi daha hatırlamıyorum, o derece.
Bu
über-neşeli halime bir de konfeti eklemeye karar verdikleri için HSBC bank
insan kaynakları departmanına teşekkürlerimi borç bilirim, tanıyan varsa link
yollasınlar lütfen, okumalarını şiddetle tavsiye ediyorum bu yazıyı.
Direkt
konuya dalacağım: Bu mudur sizin işe alım sisteminiz? Bu mudur yetkinlik
ölçme-değerlendirme mekanizmanız? Aklınız nerede ey HSBC ahalisi? Saçmalamayın
lütfen!
Olay
şu: Geçen sene yazın iş aradığımda dönemde bu bankaya bir genel başvuru
yapmıştım, çalışmak istediğim alanları da “pazarlama” ve “kurumsal iletişim”
olarak belirtmiştim. Şu an Mart ayında olduğumuza göre aradan 8 ay geçmiş. Peki
bu 8 ay içinde HSBC İK departmanı ne yapmış? Yememiş içmemiş “Acaba Mustafa’yı
nasıl sinirden gülme krizine sokabiliriz” diye düşünmüş ve en etkili yöntemi
bulmuşlar.
Telefonum
çaldı, uzanıp açtım. HSBC insan kaynaklarından aradığını söyleyen genç bir
bayan Mustafa Bilen’le görüşüp görüşmediğini sordu, ben de olumlu yanıt verince
başladı saymaya.
-
Merhaba Mustafa Bey, Temmuz ayında bankamıza yapmış olduğunuz başvurunuzu
telefon bankacılığı müşteri temsilcisi pozisyonu için değerlendirmeye aldık,
uygun olduğunuz bir zamanda sizinle görüşmek isteriz
Kaldım.
Kal geldi. Resmen.
Bu
başvuruyu 2009 Temmuz’da yaptığıma göre öğrenci olmadığım belli. Durum tespiti:
Koç
Üniversitesi mezunu. Onur bursu sahibi. Çift anadal bitirmiş. 1 yıl küçük bir
şirkette de olsa pazarlama iletişimi yöneticiliği yapmış.
Çağırılan
pozisyon? Çağrı merkezi operatörlüğü. 10 saat penceresiz bir salonda 1 m2’lik
bir hücreye tıkılıp müşterilerle telefonda konuşup sistem üzerinden operasyon
yapan bu departmana genelde part-time çalışmak isteyen üniversite öğrencileri
başvuruyor.
Sonuç?
Benim telefondaki kadına önce “Ciddi misiniz?” demem, ardından da bu harika
tepkimi “Pardon ama, doktoralı ekonomistleri de veznedar olarak mı
çağırıyorsunuz?” şeklinde tamamlamam. Kadının “Teşekkür ederiz efendim” diyerek
telefonu kapatması. HSBC’deki gelecek kariyer opsiyonlarımı bu şekilde
baltalamam ama bundan dünya ağır siklet boks şampiyonu olmuş kadar şiddet dolu
bir haz almam.
Tamam
ekmek aslanın ağzında, tamam ortam çok kötü, tamam nitelikli elemanın değeri
bilinmiyor ama, insanın bir özsaygısı var. Bu kadar da değil. Daha bugün öğle
yemeğinde Harvard işletme mezunu, yine aynı üniversitede işletme üzerine bir de
MBA yapmış bir adama yine aynı bankanın “peki İngilizceniz nasıl?” diye
sorduğunu öğrendim. Tebrik ederim kendilerini. Ama adamın cevabı beni kırdı
gülmekten: “Türkçemden biraz kötü”. Helal olsun.
Daha
önce de buna benzer bir deneyimim olmuştu ama orası kurumsallıktan oldukça uzak
bir yer olduğu için pek takmamıştım. Görüşmemizde bana “müdür pozisyonu için 6
ay deneme süresi olduğunu, bu sürede az maaş vereceklerini ama karşılıklı
anlaşırsak süre sonunda tatmin edici bir rakama geçiş yapılacağını” söyleyen
genel müdür bayanla histerik gülümsemelerim eşliğinde “müdür için deneme mi
olur” tartışmalarımız “eğer bu rakamın altına düşerseniz beni aramayın
diyeceğiniz rakamı öğrenebilir miyim” sorusuyla bitmişti. Bir rakam verdim, el
sıkıştım ve ayrıldım.
Aradan
1 ay geçti, bir cumartesi öğlen vaktinde ben üniversitemin havuzunda keyif
yaparken telefonum çaldı, açtım. Telefondaki malum genel müdür bayan vardı.
“Müsait misiniz?” diye sordu, ben de “hayır değilim, elimde biram altımda
mayom, havuzdaki bikinileri izliyorum” diyemeyeceğim için evet dedim”. Bana
“bunun altında düşerseniz aramayın” dediğim rakamın bayağı altında bir teklifle
“Mustafa Bey, deneme süresini es geçip sizinle direkt çalışmaya başlamak
istiyoruz, teklifimiz de bu” diyordu. Ona da güldüm. “Yemek ve yol ücretini
konuştuk, şimdi maaşa gelelim” şeklinde cümlem sonrasında birkaç saniyelik bir
sessizlik oldu ve yine ben bozdum kaynağı benim mi onun mu olduğu belli olmayan
sessizliği. “Teşekkür ederim XXX Hanım ama, verdiğiniz teklifi ne yazık ki
kabul edemeyeceğim, benim beklediğimin oldukça altında, aradığınız adayı en
kısa sürede bulmanızı dilerim” dedim, teşekkür etti ve kapattık telefonu.
Her
şey ayrı absürt ülkemde…İşsiz kaldıysak 3 ay, bu yüzden işte…Üniversiteli
gençler, sakın okuduğunuz okulla, bölümle, not ortalamanızla, klüp
etkinliklerinizle filan kandırmayın kendinizi, mutlaka siz de
karşılaşacaksınız, eğer ilk aldığını iş teklifi çok iyi ise eşek şansı var
demektir size, gidin bir piyango bileti filan alın çalışmak yerine…
Sevgiler
saygılar efendim…
Hiç yorum yok:
Yorum Gönderme