COCA COLA ÇALIŞAN YORUMLARI: Hangi ülkede olursa olsun tüm çalışanlarımızın sağlıklı, mutlu ve güvenli bir iş ortamında çalışmasını önemsiyoruz. Bu doğrultuda, diğer ülkelerde olduğu gibi Coca-Cola Türkiye'de de çalışanlarımıza pekçok kariyer imkânı sunuyoruz.
Coca-Cola
Türkiye, çalışanlarına uluslararası kariyer imkânları sunuyor.
Coca-Cola
sisteminin 5 coğrafi yönetim grubundan biri olan ve 90 ülkenin bağlı olduğu
Avrasya ve Afrika Grubu, İstanbul'dan yönetilmektedir. Bu nedenle, Coca-Cola
Türkiye'de çalışırken, Türkiye'de kalarak farklı ülke ve grup sorumlulukları
alabileceğiniz gibi başka bir ülkeye taşınarak kariyerinize farklı bir yön de
çizebilirsiniz.Coca-Cola Türkiye’de göreve başlayan birçok arkadaşımız, A.B.D.,
Romanya, Kazakistan, Azerbaycan, Bahreyn gibi dünyanın farklı noktalarında,
farklı görevlerde çalışmayı sürdürmektedir.
Coca-Cola
Türkiye: Çeşitliliğin ve farklılığın renklendirdiği bir işyeri.
Ofisimizde
10’dan fazla ulustan çalışma arkadaşımız bulunuyor ve sekizden fazla dil
konuşuluyor.Coca-Cola Türkiye'de %66 oranında kadın, %34 oranında da erkek
çalışanımız bulunuyor.Esnek Menfaatler Programı ile, çalışanlarımıza, birdizi
seçenek arasından kişisel tercihleri ve ihtiyaçları doğrultusunda kendilerine
en uygun menfaatleri kullanma özgürlüğü tanıyoruz.
Coca-Cola
Türkiye, global bir işi yerel bir ortakla çalışarak geliştiriyor.
Şişeleme
ortağımız Coca-Cola İçecek A.Ş. ile, Türk iş piyasasında en çok tercih edilen işverenlerden
biriyiz.Şişeleme ortağımız Coca-Cola İçecek A.Ş., 10 ülkede faaliyet gösteriyor
ve Coca-Cola sisteminin 6. büyük şişeleyicisi pozisyonunda yer alıyor.Coca-Cola
Turkiye’de Çalışmak
Coca-Cola
Türkiye, başarıya odaklanmış genç bir ekip tarafından yönetiliyor.
Yaş
ortalaması çalışanlarımızda 34, yönetici düzeyinde ise 36'dır.Coca-Cola Türkiye
olarak, Coca-Cola sistemi içerisinde satış hacmi açısından 12. sırada
bulunuyoruz.Coca-Cola Türkiye, alanlarında uzman, toplamda 89 kişilik bir ekip
tarafından yönetiliyor.
Coca-Cola
Türkiye, kendi alanlarındaki en iyileri işe alıyor, kişisel ve profesyonel
gelişimlerini destekliyor.
Coca-Cola
Türkiye'de, çalışanlarımız kariyerlerine uzun süreli bakarlar; şirketimizde
işten ayrılma oranı yüzde 5’dir.Eğitim ve gelişim platformumuz Coca-Cola
University ile, Mentorluk, Koçluk, e-öğrenme, özel ders yardımı gibi çeşitli
programlarla çalışanlarımızın gelişimlerine yön veriyoruz.Çalışanlarımıza Esnek
Menfaat Programı, esnek çalışma saatleri uygulamaları, kariyer molası, şirket
içi spor salonu ve aktiviteleri, yelken kursları, hobi kursları gibi farklı
ihtiyaçlara yönelik zengin yan haklar sunuyoruz.
Coca-Cola
Türkiye, ortak akıl seviyesini yükseltmeyi hedefliyor ve çalışanların
fikirlerine önem veriyor.
Her
iki yılda bir, bütün çalışanlarımızın katıldığı bir "Çalışan Memnuniyeti
Anketi" düzenliyor, şirketimizin daha iyi bir geleceğe taşınmasına yön
verecek eylem planlarımızda çalışanlarımızdan gelen görüş ve önerileri hesaba
katıyoruz.Hedef belirlemek veya aylık iş sonuçlarını değerlendirmek üzere
çalışanlarımızla biraraya geliyor, sohbet toplantılarıyla iletişimimizi
süreklileştiriyoruz.
Coca-Cola
Türkiye, işyerinde, toplumda, pazar uygulamalarında ve çevrede farklılık
yaratabilmenin sorumluluğunu taşıyor.
Coca-Cola
Hayata Artı Vakfı’nın liderliğinde, toplumsal alanda yenilikçi, sonuç odaklı,
ölçülebilir ve sürdürülebilir çözümler geliştirme amacını
taşıyoruz."Çalışan Gönüllülük Programı" bu hedefe hizmet eden en
önemli programımızdır.
İçecek
grubun da %80 lik pazar payıyla ve geçtiğimiz yıla kadar en değerli şirket
ünvanına sahip olması ile bir çok kişinin hayalin de hep,kola kola da çalışmak
vardır.
Marketler
de her ne kadar kola tişörtlü kontrol çalışanları görsekte bu
kişilerin,doğrudan koka kola değil MAPP denilen bir firma aracılığı ile
istihdam edildiğini bilmekte yarar var.
Mapp
ajansın Koka kola personelini istihdam şartları şu şekildedir.
Çalışma
süresi 8 saat olarak belirlenmiştir.Mobil pozisyonda olduğunuz için zaman için
de şahsınıza bir araç verilebilir ve belirli mağazaları ziyaretiniz de bu aracı
kullanmanız gerekmektedir.Araç verilmeyen persone-le aylık olarak yol parası
verilir.
Ulusal
veya yerel mağazaları ziyaret edip,ürün takibi,teşhirini ve sipariş işlerini
nihayetine erdirmek,Mörş olarak istihdam edilen personelin işidir.Günde 8 saat
çalışma şartını belirtmiştik,haftanın 5 günü sabah 9,30 akşam 17,30 arasın da
çalışırsınız.Cumartesi çalışma saati 10,00 - 16,00 arasındadır.Mücbir sebep
olmadığı sürece her pazar haftalık iziz kullanırsınız.
Gelelim
ücretlere.Firma da 1.100 TL den başlayan maaşlar yıla ve personelin
performansına göre 1.750 TL'ye kadar çıkabiliyor.Mobil bir işte görev aldığınız
için her ay 370 TL civarı yemek parası alırsınız.Ayrıca sizin
sorumluluğunuzdaki satış noktalarının sipariş potansiyeli ve teşhir sayısını
arttırmanız doğrultusun da hatrı sayılır bir prim alabileceğinizi eklemekte
fayda var.
“Coca-Cola’nın
çok merak edilen sırrı, aslında çalışanları…”
Coca-Cola
İçecek Türkiye İK Direktörü Elif Sezgin ile göreve başlamasının tam da birinci
yıldönümünde bir araya gelerek satış temsilcisi olarak çalıştığı, farklı
kültürler arasında deneyim kazandığı kariyer öyküsünün satır aralarında
gezindik, global İK gündeminin yeni maddeleri üzerinde konuştuk.
“Artık
çok farklı beklentileri olan bir işgücü var, İK’nın da onlara farklı bir
yaklaşımla servis sunuyor olması gerek” diyen Sezgin, Coca-Cola’nın çok merak
edilen sırrının aslında çalışanları olduğunu, önümüzdeki dönem hedeflerinden
birinin de çalışanların bağlılığını daha
da yükseltmek olacağını söylüyor.
Dilerseniz
kariyer gelişiminizle başlayalım. Sizi Coca-Cola İçecek Türkiye İK
Direktörlüğü’ne taşıyan süreç nasıl gelişti?
1995
yılında ODTÜ Siyaset Bilimi ve Kamu Yönetimi Bölümü’nden mezun olduktan sonra,
denetim ya da danışmanlık gibi alanlara kıyasla kendime daha uygun olduğuna
inandığım için MT programıyla Yapı Kredi’de İK Uzman Yardımcısı olarak
çalışmaya başladım.
Burada
geçirdiğim 2 yılın ardından şimdiki adıyla GlaxosmithKline firmasına girerek
ilaç sektörü ile tanıştım. Ardından Humanitas’ta, özellikle ücretlendirme ve
performans yönetimi alanlarında uzmanlaşarak danışmanlık yaptım.
Bu
sürecin sonunda yolum Wyeth İlaçları ile kesişti. Burada ilk 2 yılımı İK Şefi
olarak geçirdim. Ancak kendimi geliştirmek istediğim alan olan Eğitim
Müdürlüğü’ne terfi etmek istiyordum; bu nedenle sahaya indim ve 9 ay kadar
satış mümessili olarak görev yaptım. Ardından da Türkiye Eğitim ve Gelişim
Müdürü olarak atandım.
Bu
görevde tam bir yılımı doldurduktan sonra İngiltere’den bir teklif aldım:
Türkiye’de hayata geçirdiğimiz başarılı eğitim ve gelişim uygulamaları çok
beğenilmişti ve Maidenhead’de bulunan EMEA Ofisi’ne 21 ülkeden sorumlu Ticari
Operasyonlara Bağlı EMEA İş Mükemmelleştirme Müdürü olarak atandım. Bu,
gerçekten de bana çok şey katan, çok zevkli bir görevdi. İş Mükemmelleştirme
ekibi olarak satış ve pazarlama ekiplerinin performansını artırıcı eğitim ve
gelişim programları tasarlıyor ve uyguluyorduk. Bu dönemde Türkiye’den
İsviçre’ye, İtalya’dan İskandinav ülkelerine birçok proje uygulayıp hayata
geçirme fırsatım oldu.
Bu
görevde geçirdiğim 4 yılın ardından bir yol ayrımına geldiğime inandım: Ya
ticari tarafta ya da İK alanında ilerleyecektim. Tercihim İK’dan yana olduğu
için, EMEA Merkez IK’ya başvurarak bu alana yönelik bir atama talep ettim.
Sonuç olarak 2009 yılında Dubai’ye taşınarak Wyeth Orta Doğu Bölgesi’nde
Suriye’den Libya’ya uzanan coğrafyada yer alan 12 ülkenin İK Bölge Müdürü
olarak görev yapmaya başladım.
Bu
da profesyonel kariyerime çok şey katan bir deneyim oldu. Çok farklı
milliyetlerden kişilerle bir arada çalıştım. Bu kadar farklı kültürden, farklı
beklentileri, hedefleri olan ve bunları farklı şekillerde ifade eden yönetici
ve çalışanlarla bir arada olmak bana yepyeni ufuklar açtı. Özellikle İK alanında
çalışan bir profesyonel için böyle bir çeşitlilik ortamında deneyim kazanmanın
büyük bir şans olduğunu düşünüyorum.
Bu
görevimde de 1 yılı aşkın süre görev yaptıktan sonra Pfizer satın alması
gerçekleşti. Eşzamanlı olarak ben de Türkiye’ye dönme kararı almıştım.
Coca-Cola İçecek’ten aldığım, beni çok heyecanlandıran fırsatı değerlendirerek
İstanbul’a geri döndüm ve 2010 yılının Şubat ayından beri de Coca-Cola İçecek
bünyesindeki görevimde çalışıyorum.
(Coca-Cola
İçecek A.Ş. (CCİ), Türkiye, Pakistan, Kazakistan, Azerbaycan, Kırgızistan,
Türkmenistan, Tacikistan, Ürdün, Irak ve Suriye’de 9 bine yaklaşan çalışanı ile
faaliyet gösteren bölgesel bir Türk şirketi. Ayrıca satış hacmine göre
Coca-Cola Sistemi’nin 5. büyük iş ortağı. CCİ’nin Türkiye’de ise 8 fabrikası ve
3 bine yakın çalışanı bulunuyor.)
Danışmanlık
yaptınız, sahaya indiniz, farklı kültürlerle bir arada çalıştınız. Peki, tüm
bunlar bugünkü iş yaşamınıza nasıl yansıyor?
Her
şeyden önce farklı ortamlarda yaşanılan deneyimlerin insanın karakterine
yansıyan önemli değişimler getirdiğini ve bunun da profesyonel hayattaki
tarzını etkilediğini söyleyebilirim. Ben iş hayatımın başında çok daha katı,
siyah ve beyazları fazla olan biriyken, ciddi bir esneklik kazandım.
Farklılıkların getirdiği zenginliği doğru kullanmayı öğrendim ve bu anlamda
vizyonum genişledi.
Öte
yandan satışta görev yapmak, bende “müşteri” kavramının çok önemli ölçüde
gelişmesine neden oldu. Daha önceleri bir İK profesyoneli olarak İK
uygulamalarını ilerletmek ve İK için daha iyisini yapmaya odaklanırken, içinde
bulunduğum ortamı ve müşterinin ihtiyaçlarını daha fazla ön planda tutmaya
başladım. Bu müşteri bilinciyle en iyi İK uygulamasının, literatürde yer alan
en yeni ve kapsamlı olanı değil, müşterinin ve ortamın ihtiyacına en iyi hitap
eden uygulama olduğunun farkına vardım ve o günden sonra katkımın hem beni hem
de çalıştığım kurumu daha fazla tatmin eden bir noktaya ilerlediğini gördüm.
Peki,
bir de kariyerinizin ilk günleri ile İK alanının bugün geldiği nokta arasındaki
değişimi yorumlamanızı istesek?
Yurtdışına
çıkmadan önce, Türkiye’de İK’nın daha iyi bir yerde olması gerektiğine
inanıyordum. Ancak yurtdışındaki uygulamaları da beklediğim düzeyde çok farklı
bir noktada bulmadım. Hatta zaman zaman belli konularda (işe alım ve yetenek
yönetimi gibi) Türkiye’de oldukça iyi noktalara ulaştığımızı fark ettim.
Bunun
bence en önemli sebeplerinden biri Türkiye’de çok daha rekabetçi bir ortamda
çalışıyor olmamız. Özellikle, benim iş hayatına atıldığım 1995 senesinden
bugüne kadarki dönemde yaşadığımız ekonomik krizlerle hem bireysel hem de
kurumsal olarak baş edebilmek için çok daha hızlı ve esnek davranıyoruz. Ancak
durağan ve gelişmiş ekonomilerde böyle bir dinamik yok. Aynı zamanda genç ve
giderek kalifikasyonunu artıran işgücümüz de çalışma ortamlarımızdaki değişimi
dinamik kılıyor.
Dolayısıyla
bence Türkiye’de İK’nın stratejik kararların alındığı masalarda yaptığı katkı
artık yadsınamaz boyutta. Bana göre, dünden bugüne yaşadığımız en büyük
farklılık bu. İK artık gerçek bir iş ortağı, iş sonuçlarına bire bir katkıda
bulunan önemli bir fonksiyon olarak görülen ve danışılan konumda.
Bankada,
danışmanlık ve ilaç şirketlerinde görev yaptınız, şimdi hızlı tüketim ürünleri
alanında çalışıyorsunuz. Arada nasıl bir fark gözlemliyorsunuz?
Bana
göre en büyük farklılık, gerçekten de sektörün ismindeki “hızlı” kelimesinin
hakkını vermesi! Müşterinin, satış ekiplerinin ve üretimin yarattığı dinamizm
birebir İK’ya da yansıyor. Bu yeni ve dinamik çalışma sisteminin hem
profesyonel hem de kişisel gelişimime büyük katkı sağladığını düşünüyorum.
Müşterilerimizin hızını yakalamak için tüm ekibim ile stratejik kararları daha
hızlı almak, operasyonu yönetmek ve aynı anda gelişimi ve geleceği planlamak
gerekiyor. İnisiyatif kullanmak, müşteriyi anlayabilmek, verdiğiniz hızlı
kararların arkasında durabilmek her seviyedeki İK profesyoneli için önemli ve
tatminkar bir deneyim.
“2020’YI GİDEN YOLCULUĞUMUZU PLANLIYOR,
ÇALIŞAN
BAĞLILIĞINA ODAKLANIYORUZ”
“Coca-Cola İçecek olarak 2020’ye giden
yolculuğumuzu planlıyoruz. Bu 2010 yılında başlatılan bir inisiyatif...
Henüz
tüm aşamaları tamamlanmadı ama önemli bir planlama dönemindeyiz. 2020’ye giden
hedeflerimizi belirliyoruz. Çalışanlarımızın farklılaşan bu hedeflere
hazırlanırken yetenek gelişimlerinin ne kadar önemli olduğunu biliyoruz ve bu
alanda somut hedefler belirliyoruz.
Kısacası
önceliğimiz 2020’ye giden heyecanlı ve zorlayıcı yolculuğumuzda çalışanlarımızı
her açıdan desteklemek ve geliştirmek.
Daha
kısa vadede önümüzdeki 2 yıl, İK hedefleri açısından ağırlıklı olarak
çalışanlarımızın bağlılığını ve memnuniyetini yükseltmeye odaklanacağımız bir
dönem olacak. Çalışanlarımızdan gelen geri bildirimleri dikkate alarak çalışma
kültürümüzde ve ortamımızda hedeflerimizle uyumlu değişiklikleri hayata
geçirmek istiyoruz.”
Şu
anda Coca-Cola İçecek’te kaç kişilik bir ekibi yönetiyorsunuz?
İK
ve İdari İşler ekibinde şu anda toplam 91 kişiyiz. İK İş Ortaklığı yapısı ile
çalışıyoruz. İK iş ortakları ekibimiz fonksiyon liderlerine İK ile ilgili
stratejik desteğin verilmesinden sorumlular. İşe alımdan performans değerlendirmeye,
kariyer planlamadan yetenek yönetimi ve çalışan memnuniyetine kadar pekçok
konuda stratejik planlamanın yapılması, bunlara yönelik aksiyonların hayata
geçirilmesi bu ekibin temel görevi. Müşteriye dokunan, ihtiyacını anlayan ve
ona uygun çözümler sunan bir anlayış ile hizmet veriyoruz.
Personel
ve özlük işlerinin eksiksiz yürütülmesinden sorumlu olan 25 kişilik bir Ortak
Hizmetler ekibimiz var. Onlar mutfağımız. Coca-Cola İçecek tüm Türkiye’ye
dağılmış büyük bir organizasyon olduğu için, her fabrika ve satış merkezinde
Ortak Hizmetler ve İdari İşler alanlarından sorumlu temsilcilerimiz var.
Stratejik
Raporlama, Kalite ve İdari İşler de İnsan Kaynakları çatısı altında temsil
edilen diğer fonksiyonlarımız.
Belki
bu soruyu, yönettiğiniz bu ekibe sormak daha doğru olur ama siz kendinize
dışarıdan baktığınızda nasıl bir yönetici profili görüyorsunuz?
Aslında
bu soruyu ben de ekibime soruyorum. Göreve başladığımdan beri birçok
çalışanımla birkaç kez birebir toplantılar yapma fırsatı buldum. Çalışanlarımın
kendi yollarını kendilerinin bulmasına fırsat veren, kendi inisiyatiflerini
kullanmasını isteyen, kendi işlerini ve önceliklerini hizmet verdikleri
müşterileri ile iş hedeflerimize uyumlu bir şekilde planlayabilecekleri bir
ortam yaratmaya çalışıyorum. Onlarla daha çok genel stratejilerimizi birlikte
belirlediğimiz ve uygulama anlamında kendilerinin yönlendireceği esnek
ilişkiler kurmaya, desteğe ihtiyaçları olduğunda da her zaman yanlarında olmaya
özen gösterdiğim bir tarzda çalışmaya dikkat ediyorum. Bu benim profesyonel
hayatımda, bana en fazla katkısı olduğunu tecrübe ettiğim ve gelişimime en çok
destek olan yönetim tarzı idi. Aldığım geribildirimler de ekibimin de benimle
bu konuda hemfikir olduğu yönünde.
Bir
taraftan bir yönetici olarak çok da şanslı olduğumu söylemek istiyorum: Çalışma
arkadaşlarımın hepsi çok yetenekli, başarılı ve motive. Pek çok rengi, deneyimi
ve geçmişi barındıran ve birbirini iyi tamamlayan bir ekibim var. Verdiğim her
şeyi katlarıyla geri aldığım, birbirine destek olan bir aile gibi çalışıyoruz.
Son
soru: Bir İK profesyoneli olarak önümüzdeki dönemde tüm dünyada İK alanında
hangi konuların ön plana çıkacağını düşünüyorsunuz?
İşgücü
artık çok daha kompleks ve daha önce alışmadığımız beklentiler içinde.
Dolayısıyla İK profesyonelleri olarak bizim bunları anlayıp, bu ihtiyaçları
karşılıyor olmamız gerekiyor. Bizler nasıl çalışanlarımızdan değişen koşullara,
hızla ilerleyen teknolojiye, karmaşıklaşan müşteri ihtiyaçlarına uyum
sağlamaları için esneklik bekliyor ve inisiyatif kullanmalarını istiyorsak,
onlar da şirketlerinden ve İK’dan bunu bekliyor.
Dolayısıyla
bence İK olarak artık belki normalde doğru bildiğimiz pratikleri sorgulamamız
gereken bir döneme giriyoruz. Müşteri segmentasyonu yaparak politikalar
uygulayacağımız bir anlayışa sahip olmalıyız. Elbette uygulamaların herkesi
kapsaması ve adil olması İK’nın dayandığı temellerden biridir ama artık
bunların çok daha ötesinde karşılamamız gereken ihtiyaçlar olduğunu unutmamamız
gerekiyor. Bunun için de belki satış fonksiyonu için farklı bir İK sistemi
yaratırken, bir tedarik zinciri profesyoneli için başka yaklaşım getirebiliyor
olmamız lazım. Kısacası çalışanlarımıza farklı araçlarla hizmet vermemiz, terzi
dikimi uygulamalar hayata geçirmemiz çok önemli…
“INBOX’IMI
ASLA DOLU BIRAKMAM,
AKSİYON FİLMLERİ İLE DEŞARJ OLURUM…”
Yoğun
çalışma temponuz içinde zaman planlamanızı nasıl yapıyorsunuz? Hobilere vakit
ayırma fırsatınız oluyor mu?
Trafik
gibi dış etkenleri saymazsak, planlı ve disiplinli olmaya özen gösteriyorum.
Genellikle güne erken başlıyor, yapacaklarımı planlıyor ve mümkün olduğu kadar
da esnek çalışıyorum. Pazar akşamları benim için haftalık planlama açısından
önemli bir zaman.
Bir
de zaman içinde geliştirdiğim bazı pratik yöntemlerim, prensiplerim var:
Örneğin gün sona erdiğinde, inbox’ımda okunmamış hiçbir ileti bırakmam. Bu
nedenle kolay kolay hiçbir şeyi unutmam ve kontrol altında tutabilirim.
Öte
yandan işim gereği çok yolculuk etmem gereken dönemlerde de, evimde bir günlük
– iki günlük seyahatler için hazırlanmış bavullar tutar, yol hazırlık
zamanından önemli ölçüde tasarruf ederdim.
Coca
Cola da çalışan sevgili kardeşim;
Hepinizin
bildiği üzere, tüm Coca Cola da çalışan arkadaşlarımızın (Ankara, Mersin,
Elazığ, İzmir, Bursa ve Çorlu) talep ve istekleri doğrultusunda bir çalışma
başlattık.
Yaklaşık
3 dönemdir örgütlü olduğunuz Özgıda-İş Sendikasından duyduğunuz rahatsızlık
Özgıda-İş Sendikası Yöneticilerine karşı oluşan güvensizliğiniz, size yapmış
oldukları haksız ve adaletsiz
uygulamalara
son vermek adına biz evimize Tekgıda-İş Sendikamıza dönmek istiyoruz, dediniz.
TEKGIDA-İŞ
Sendikası ailesi olarak bizlerde siz Coca Cola çalışanlarına kucak açtık. Çok
uzun sayılmayacak bu geçen süreyi kısaca bir hatırlayalım.
Tekgıda-İş
Sendikası olarak bizler neler dedik;
1. Sendika değiştirmek kişinin kendi anayasal
hakkıdır, istediği sendikaya üye olabilir, istemediği sendikadan istifa
edebilir dedik.
2.
Sadece sendika değişimi yüzünden hiçbir kurum yada kişi telkinde bulunamaz,
herhangi bir baskı yapamaz dedik.
3.
Ekmeğin aslanın midesinde olduğu böyle bir zamanda hiçbir kardeşimiz hiçbir
Coca Cola çalışanımız işinden korkmasın görevini düzgün yapmaya devam ettiği
müddetçe işine asla bir zeval gelmez dedik.
4.
Yaklaşık yarım asırdır örgütlü olduğumuz Anadolu Grubu, çalışanlarının hak ve
hukukuna sonuna kadar saygılı bir kurumdur, kesinlikle o sendika yada bu
sendika diye taraf olmaz dedik.
5.
Bağıtlanmış ve devam eden mevcut bir toplu iş sözleşmeniz var, istifa edersem
hak kaybı olur diye korkmayın, hiçbir çalışanın bir kuruş kaybı olmaz dedik. (Özgıda-İş’ten
istifa edip Tekgıda-İş Sendikasına geçenlerin hiçbir hak kaybı olmadığı gibi)
6.
Tekgıda-iş Sendikası olarak yetkiyi aldıktan sonra yapacağımız Toplu iş
sözleşmesi her üyemizin mevcut hakkı ne ise onun üzerine konulacak kazanımlar
olacaktır dedik.
7.
Toplu İş Sözleşmesini taslak aşamasından bitiriliş aşamasına kadar tüm
üyelerimizle birlikte takip edeceğiz, bitmeyecekse de birlikte, bitirilecekse
de birlikte karar vereceğiz dedik.
8.
İşyerleriniz de sizi temsil edecek yönetici ve temsilci arkadaşlarınızı sizler
belirleyeceksiniz.Bizler, belirlediğiniz arkadaşlarımızla birlikte çalışacağız
dedik.
9.
Özgıda-İş Sendikası bizi ekmekle korkutuyor Algida da ve Ünilever de
kardeşlerimiz eşlerimiz var onları işten çıkartırlarsa dediniz, asla böyle bir
şey olmaz tüm yakınlarınızın da güvencesi Tekgıda-İş olarak bizleriz dedik.
10.
Bir sendikanın toplu iş sözleşmesi yapması için o iş yerinde çalışan tüm
SGK’lıların yarıdan bir fazlasının aynı sendikada üye olması gerekmektedir,
dedik.
11.
Tekgıda-iş Sendikası olarak biz sizlere söz veriyoruz eğer bu sürecin sonunda
Coca Cola işyerinin tüm fabrika çalışanlarının çoğunun tercihi Özgıda- İş
Sendikası olursa, Marmara Birlikte, Et ve Balık Kurumunda Unmaş unlu
mamullerinde (UNO Ekmek) yaptığımız gibi sizlerin mağdur olmaması için hukuki
sürece müdahil olmayız.Sizleri yıllarca Toplu iş sözleşmesi yapma hakkından
mahrum bırakmayız dedik.
Kısaca
kardeşler kitabın ortası ne diyorsa yasa, kanun, hak, hukuk, adalet ve doğru
neyse onu
söyledik.
Peki
ÖZGIDA-İŞ sendikası neler söyledi ve neler yaptı:
1.
Özgıda-İş Sendikasından istifa ederek Tekgıda-İş Sendikasına geçiş süreci
başlar başlamaz en iyi bildikleri işi yaparak Mersin fabrikasının Baş
temsilcisi Yusuf Ziya Yamaç isimli arkadaşınızı 2 genel yönetici imzası ile
disiplin kuruluna sevk ederek işten atılmasını sağladılar.(Tekgıda-İş
Sendikasının Genel Başkanının çalışmalarıyla bu arkadaşımız işine geri
dönmüştür.)
2.
Tüm fabrikaların Baş temsilcilerini Ankara ya toplayarak Anayasal hakkın
kullanımı (yani sendika değiştirmek)
ahlaksızlıktır, provokasyonluk yapmaktır diyen bu ceberrut anlayış utanmadan bu söylemi bile baş temsilcilerine
zorla imza altına aldırmıştır.
3.
Özgıda-İş Sendikasının bazı işyeri temsilcileri şu tarihte görün bakın kaç kişi
işten çıkarılacak söylemleri ile insanları korkutarak ekmeği ile terbiye etmeye
çalıştılar.
4.
Genel Yönetici makamına oturmuş vatandaş fabrika fabrika gezip toplantılar
yaparak çalışanları tehdit boyutunda konuşmalarla sindirmeye çalıştı.
5.
Özgıda-İş Sendikasının yapmış olduğu bir toplu iş sözleşmesi var, istifa eden
bundan yararlanamaz hak kaybınız olur dediler.
6.
Kasım 2011 itibariyle hangi sendikanın üyesi fazla ise işveren onunla sözleşme
yapar, çoğunlukta bizde İşverenle masaya biz oturacağız diyerek olmayan bir
yasa icat ettiler.
7.
Tekgıda-İş Sendikasına geçenler tekrar geri dönmeye başladı toplu istifalar var
yalanını diyerek çalışanların kafasını karıştırmak istediler.
8.
Üye sayıları hakkında o kadar yalan yanlış bilgi verdiler ki bir verdikleri rakam bir sonrakini
tutmadı.yani kendi yalanlarını kendileri bile takip edemediler.
9.
Özgıda-İş Sendikası Genel Başkanı Mehmet Şahin 480 tane üyemiz var,üye
listesini de göndereceğim dedi. Coca Cola işçisi hala Özgıda’dan liste
bekliyor.
Yetmedi;
ÜLKER
A.Ş. de yönetici iken işveren kontenjanından sendikacı olan Genel Başkan
sıfatlı Mehmet Şahin fabrikaya gelerek yalan çıtasını o kadar yükseğe
çıkartmıştır ki sanki, konuşması kayıt altına alınmayacak gibi bir daha
hatırlanmayacak gibi bir evvel cümlede söylediği yalanı bir sonraki cümlesinde
kendisi yalanlamıştır.
Özgıda-İş
Sendikasının 2 genel yöneticisinin imzasıyla disiplin kuruluna sevk ettirilerek
işten çıkartılmasına sebep oldukları Yusuf Ziya Yamaç’ı unutarak “Biz kişilerin
hakkına ve sendikal tercihine saygılıyız” demiştir.
Çaykur’da
9300 Tekgıda-İş sendikası üyesine rağmen, 4200 Özgıda-İş üyesi ile yargıya
giderek tam 4 yıldır Toplu iş sözleşmesi yapmayı bekleyen Çaykur işçisini
unutarak, biz Coca Cola işçisinin mağdur olmaması için sürecin sonunda çoğunluk
üye Tekgıda-İş Sendikasında olursa itiraz etmeyiz demiştir.
Genel
Başkan olduğunu unutarak sokak jargonu ile sanki kayıtlarda yokmuş evraklar
bulunmuyormuş gibi iş akitlerini karşılıklı fesih ettikleri eski çalışanlarına
dahi “paralı ajan bunlar adam olsalardı biz çalıştırırdık, beğenmediğimiz için
işten çıkardık” diyecek kadar küçülmüştür.
Tekgıda-İş
Sendikası herkesle davalı herkesle kavgalı bunlar mı size umut vaat ediyor
diyerek hedef saptırmayı seçmiştir. İşveren kökenli olduğu için Sendikacılığın
özünün bu olduğunu bilemez.
Doğrudur,
Tekgıda-İş
Sendikası yöneticilerinin davalı olduğu yerler vardır. Bunlardan biride
kamudaki
işyerleri
özelleşti diye 4-C gibi kölelik koşullarında çalıştırılmak istenen Tekel de
çalışan üyelerimizle birlikte 78 gün Ankara da direniş yaptığımız için hakkında
dava açılan 111 kişiden birisi olarak Tekgıda-İş Sendikası Genel Başkanına
sadece bu davayla gurur duymak düşer.
Haksızlığı
kabul etmiyor diye üyelerinin hak ve hukukunu koruduğu için hakkında açılmış
davaları olan Tekgıda-iş sendikası Genel yöneticilerinin mi yada hayatında 1
gün bile eylem yapmamış hiçbir hak mücadelesinde görülmemiş dolayısıyla pek
davaları olmayan Özgıda-İş Sendikası yöneticilerinin mi doğru sendikacı olduğu
takdirini siz çalışanlar yapar.
Temsilcileri
vasıtasıyla söylettiği yetki bizde söylemlerini, unutarak 480 üyemiz var ama
yetki hiçbir sendikada değildir diyerek kendi temsilcilerini bile
yalanlamıştır.
Tekgıda-İş
Sendikasının mali müşavirlerce denetlenen ve raporlarını İnternet sitesinden
yayınlayan tek sendika olduğunu, daha evvel yönetiminde olduğu eski Genel
başkanı Salim Uslu’nun resmi belgede sahtecilik suçlamasıyla Ankara 18.Asliye
ceza Mahkemesinde devam eden mahkemesini,hatta şimdiki genel başkan olarak
kendisinin Trabzon’da yargılandığı resmi belgede sahtecilik davalarını unutarak
diline Tekgıda- İş Sendikasının davalarını dolaması abesle iştigaldir.
4
yıla yakındır devam eden ÇAYKUR yetki davasında bilirkişi olarak, Sayın Doç.
Dr. Aydın BAŞBUĞ mahkemeye sunduğu raporda ÖZGIDA-İŞ Sendikasının başvurduğu
öyle sahtekarlıkları belgelemiştir ki sadece bu rapor bile Özgıda-İş
Sendikasının gerçek yüzünü göstermeye yeter.
Şöyle
ki;
1.
ÖZGIDA-İŞ Sendikası hayatı boyunca ÇAYKUR da hiç çalışmamış 1.392 kişiyi
kendisine üye olarak göstermiştir.
2.
Hayatında bir gün dahi sigortalı çalışmamış,hiçbir SGK kaydı olmayan 451 kişiyi
ÖZGIDA-İŞ sendikası üyesi olarak göstermiştir.
3.
ÖZGIDA-İŞ sendikası 918 kişiyi kendi sendikasına mükerrer olarak 2 sefer üye
olarak göstermiştir.
4.
Emekli olmuş ve kendisine emekli tahsis numarası verilmiş 125 kişiyi yine
ÖZGIDA-İŞ Sendikası kendi üyesi olarak göstermiştir.
5.
Hatta yazarken bile utanç duyduğumuz ama gerçek olan bir şey daha vardır
ki,yorum sizindir.Özgıda-İş Sendikası ÇAYKUR da müracaat tarihinde hayatta
olmayan, rahmetli olmuş kişileri bile kendi üyeleri göstermişlerdir.
İşte
eski ÜLKER A.Ş. yöneticisi bugünün sendikacısı Mehmet Şahin’in yetkiyi alacağız,
nasıl düşünürseniz düşünün, ister siyasi baskı deyin, ister başka bir şey Coca
Cola’yı Tekgıda-İş’e bırakmayacağız lafının altında yatan yüzsüzlük ve cüret
tam buradadır.
Ama
unuttuğu veya yok saydığı bir şey vardır, ANADOLU GRUBU’nun Türkiye’nin en
saygın şirketlerden biri olduğu ve bu usulsüzlüğe asla ortak olmayacağıdır.Yani
bu söylemi de anlattığı masallardan biridir.
Özgıda-İş
sendikasının 2010 yılında aldığı çoğunluk ve yetki belgesindeki rakamlar baz
alındığında
Toplam
Çalışan sayısı :1019
Özgıda-İş
Sendika üyesi :528
Coca
Cola’da 13 Ekim 2011 itibariyle tüm fabrikalarda 311 kişi Tekgıda-İş üyesi, 217
kişi ise Özgıda-İş üyesidir. Bu 217 kişi arasından emekli olan ve işten
ayrılanları düşersek Özgıda-İş Sendikasına üye kaç kişi kalır takdir sizindir.
Bu
tabloya göre Özgıda-İş Sendikası şimdiye kadarda hiç olmadığı gibi Coca Cola
işçisinin sendikacılığına talip değil,1 Nisan 2012 ye kadar devam edecek
aidatlarının peşindedir.
Şimdiye
kadar Özgıda-İş Sendikası yönetici ve temsilcilerin sizlere anlattığı yüzlerce
masala karşı gerçekten ve hakikatten asla ayrılmayan, her söylediğimizi
evraklarla belgeleyen Tekgıda-İş Sendikası olarak diyoruz ki;
13.10.2011
tarihi itibariyle tüm Coca Cola işyerlerinde Tekgıda-iş sendikasına üye
çalışanlar Özgıda-İş Sendikasına üye çalışanlardan fazladır.
Yine
aynı tarih itibariyle her 2 sendikanın üye sayısı da toplu iş sözleşmesi
yapabilecek yetkiye yetmemektedir.
Değil
son 120 gün 120 yıl geçse de bu rakamlarla 2 sendikada bakanlığa müracaatta
bulunamaz.
SÖZDE
SENDEDİR, KARARDA SENİNDİR COCA COLA ÇALIŞANI KARDEŞİM...
Bu
yazılanları ve geçmişindeki tüm olayları değerlendirerek geleceğin hakkında
karar verme
şansın
vardır.
Toplu
iş sözleşmesi bağıtlamak için gerekli olan %51 üye çoğunluğu sağlaman için
bugün 311 üyesi
olan
ve her gün bunu daha da arttıran TEKGIDA-İŞ Sendikasını mı yetkili kılmak daha
kolaydır yoksa, şimdilik 217 üyesi kalan ve her gün üye kaybetmeye devam eden
Özgıda-İş Sendikasını mı yetkili kılmak daha kolaydır bu takdir de sizlerdedir.
Sendikacılığın
özü olarak sizlere diyoruz ki ne karar verirseniz verin önemli olan birlik
olmanız birlikte karar vermenizdir.
Bir
arkadaşın Coca – Cola’da 35 yıl çalışan ve hayatı boyunca hiç kola içmediği
iddia edilen eniştesi ile çok özel röportaj
Öncelikli
olarak belirtmenizde fayda gördüğüm bir husus var neden Coca – Cola ?
Maaşı
iyi, yol yemeği de veriyor, sigortam da var
memnunum yani. Beni üzen adımın karıştığı spekülasyonlar oldu.
O
konuya gelecek cochineal böceğinin zararlarının anlatıldığı e-mail furyası
ardından toplanamadığı iddiaları uzun bir süre daha halkın konuşmaktan
vazgeçmeyeceği konular arasında. Peki söylenenler doğru mu?
Doğru
35 yıldır Coca – Cola fabrikasında çalışıyorum ;fakat bu söylediklerinizin hiç biriyle karşılaşmış
değilim. Öğlen yemeğini fabrikada yiyoruz herkes kola içiyor arada ice tea içen
birkaç cool da var tabi. Fabrika çok hijyenik, iddiaları rakip firmaların üstüne
atayım desem onlar da kola satıyor sonuçta. (Gülüyor) Bunları Fanta çıkardı
desem o da bize bağlı.
Çocuklarınıza
kola içirmediğiniz söylentileri hakkında ne düşünüyorsunuz?
Kola
fabrikasında çalıştığım için eve de sürekli kola getiririm ve ailecek içeriz
kim nereden çıkarıyor bunları anlamış değilim.
Coca
– Cola’nın reklamlarının aldatıcı olduğu bardağa o kadar buz koyunca lezzetinin
kaybolduğu şu sıralar gündemi işgal ediyor. Bu konuyla ilgili olarak ne
söylemek istersiniz?
O
zaman buz koymayın o kadar ya da kolayı dondurun bardağa öyle atın ne bileyim.
Son
olarak söylemek istediğiniz bir şey var mı?
2,5
litrelik kolayı ilk açtığınızda bardağa koyarken köpürür onun için şişeyi eğip
kolayı yavaş yavaş koyun ya da hızlıca koyun
köpük gidince bir daha koyarsınız işte.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönderme