HAVACILIK SEKTÖRÜ MAAŞLARI:
2016-2017 yıllarında enflasyonun %10 olması durumunda NET maaşların aşağıdaki gibi olacağı tahmin edilmektedir:
2016-2017 yıllarında enflasyonun %10 olması durumunda NET maaşların aşağıdaki gibi olacağı tahmin edilmektedir:
2016’da
Havacılık Sektörü Sektörün genel durumunda işler kötü sayıl(a)maz… Uçaklar;
vızır vızır, dolu kalkıp, dolu dönüyor…
Havaalanlarında; genellikle Ekim ‘den başlayarak beklenen sakinleşme,
henüz gerçekleşmedi. Aylar önceden “ucuz” biletinizi alabilirsiniz… Nasılsa,
yan koltukta oturan...
2016’da
Havacılık Sektörü
Sektörün
genel durumunda işler kötü sayıl(a)maz…
Uçaklar;
vızır vızır, dolu kalkıp, dolu dönüyor…
Havaalanlarında; genellikle Ekim ‘den başlayarak beklenen sakinleşme,
henüz gerçekleşmedi.
Aylar
önceden “ucuz” biletinizi alabilirsiniz… Nasılsa, yan koltukta oturan
ödeyecektir farkı…
Havayollarının
promosyonlu bilet kampanyaları, tüm hızıyla sürüyor…
***
“Flag
carrier-Bayrak taşıyıcımız” medar-ı iftiharımız (övünç kaynağımız) THY’miz,
Pegasus, Onurair, Atlas Global, Borajet… tümü oldukça memnunlar… Hem karlarını,
hem de filolarını artırıyorlar.
Yer
işletmecilerimiz de memnunlar, çünkü; işçiler kan-ter içinde çalışıyorlar ve
uçaklara yetişemez durumdalar… Bu şirketlerin muhasebesinde çalışanlar, hizmet
verilen havayolu şirketlerine fatura yazmaktan
sanırım epey yorulmaktadırlar…
Havalimanlarımızı,alanlarımızı
hiç saymıyorum, zaten kapasitelerini çok aşmış durumdalar.
***
Dışarıdan
böyle görünse de; aslında “Havacılık Sektörü”nün, küresel dünya koşullarında,
sistemin süregen krizleri içinde, tedirgin, kırılgan bir yapısı var. Ama, buna
karşın; dinamizmini korumayı sürdürebiliyor. Çünkü; tek kutuplu yeni dünya
düzeni performansı ile başlayan, sınırlar ötesi ulaşım serbestlikleri ve
ülkelerde buna göre şekillenen yeni yasal düzenlemeler sonucu oluşan
ikameci(korunaklı) ortamda; sınırlar ötesi çekişme; hava ulaşımını kamçılar
duruma gelmiştir.
IATA’nın
dünya hava yolu taşıyacılarının 2016
yılı içinde taşıyacakları yolcu sayısına takıldı gözüm: Havacılık sektöründeki
gelişim ivmesine bakarak yapılan öngörüye göre, dünyanın havayolları 2016’da 3,6 milyar yolcu taşıyacak. 2011
istatistiklerine göre 2.8 milyar olan bu sayı, 2016 yılında, 800 milyon artmış
olacak. Şu anda dünyada 20.000’lerde
sayılan havayolları filo sayısı, 2030 yılına dek; 39.500/40.000’leri bulacağı
öngörülüyor (Airbus).
Bunun;
tüm dünyada. daha çok havaalanı, daha çok pilot, daha çok teknisyen daha çok
uçuş yolu daha gelişmiş teknoloji ve hepsinden önemlisi; daha çok havacılık
çalışanı demek olduğu düşünülürse, çok büyük bir endüstriyel atılım önümüze
çıkar…
***
Bu
tabloya askeri havacılığımızdakİ gelişmeleri de katarak kısaca göz atacak
olursak; yine 1980’lerden bu yana
(özellikle 1974 Kıbrıs Harekatı sırasında stratejik ortağı olduğumuz
NATO içinde ülkemiz üzerinde oluşan basınç üzerine; “kendi uçağını, tankını,
gemini, kendin yap!” anlayışı gelişti.
Daha çok global merkezlerin bölgemize yönelik askeri planlarına uygun düşmesi
üzerine, ittifak içinde bazı küçük rol dağılımları ile başlayan ve o
yıllarda, genellikle F-104’lerden oluşan filosunu F16 Savaşan Şahin’ler ile yenileyen THK’nin de
girişimleri ve baskıları sonucu bu uçakların gövde montajlarının ve bazı
kompenentlerinin yapımı için TAI (Turkish Aerospace Industries) ve TEI (Turkish
Engine Industries) şirketleri kuruldu. Böylece (askeri) havacılık endüstrisine
de girilmiş oldu. Bunlara; Aselsan Roketsan, Havelsan gibi askeri/sivil
elektronik program üretimi ve uzay çalışmaları yapan kuruluşlar da eklenerek,
alanlarına yönelik faaliyetlere girişmişlerdir.
Ve tümü; offset anlaşmalı, yani, Türkiye’ye satılmış olan askeri
uçakların montajı ve bazı basit parçaların üretilmesi ilkesi üzerinedir ve asla
bağımsız değillerdir.
Daha
sonraları Sikorsky helikopter de aynı şekilde offset anlaşmalı faaliyetlere
giriştiler. Tüm bu gelişmişliklere karşın Türkiye halen daha uluslararası
arenada çok gerilerdedir.
Türkiye,
önümüzdeki yıllarda F16 Fighting Falcon (Savaşan Şahin) uçaklarının yerini
alacak olan F35 Lightning (Yıldırım) savaş uçaklarının ve A400M Programı çerçevesinde Türk Hava
Kuvvetleri Komutanlığı için alınacak 10 adet A400M Stratejik Ulaştırma Uçağı
projesinin de ortağıdır (yani NATO, bir anlamda yeni geliştirilen bir uçağın
maliyetini bize de paylaştırırak, yükü sırtımıza atmış bulunuyor) ve belli
başlı parçalarının üretimi de TAI’de yapılacak, bazı (stratejik olmayan!)
bilgisayar programları da Aselsan tarafından yazılacak.
Atatürk
ve Sabiha Gökçen Havaalanında kurulu olan THY Teknik Aş, Motor Technic AŞ, MyTechnic hangarlarında da
uçak bakım ve montaj işleri yapılmaktadır. Bunlardan THY Teknik AŞ (Pratt and
Whitney kooperasyonunda) yoğun emek istihdamı sağlayacak ve bölgenin -Asya
ülkeleri, Ortadoğu ve Orta-Doğu Avrupa- büyük gövdeli uçaklarına bakım hizmeti
verecektir.
Sektörümüzdeki
genel durum aşağı yukarı budur ve Ulaştırma, Denizcilik ve İletişim Bakanı,
Binali Yıldırım’ın bir açıklamasında; “2023 yılında 375 milyon insanın havayolu
ile gelip gittiği bir ülke olacağız” demesinden de belli ki; siyasilerimiz de
trendin farkındalar. Bu amaçla olsa gerek; İstanbul’da yıllık 200 milyon yolcu
kapasiteli, birbirinden bağımsız altı pisti olacak şekilde, 76,5 km2 alana
yayılan, İstanbul’un 3. Havalimanı İGA’nın. yapımına hızla başlandı, sürüyor.
Israrla 3’ncü Havalimanı demek istiyorum, çünkü; İGA açılınca Atatürk
Havalimanının kapatılacağı (çünkü bu alandaki yolcuların İGA’ya kaydırılacağı,
ve böylece DHMİ’nin parasal
yüklenimlerinden kurtulmak yoluna gideceği tartışılıyor) söylentileri kulaklara
geliyor. Atatürk Havalimanı siyasi oyunlara kurban edilmemelidir.
Çalışanların
Durumu
Havacılık
sektörü, konumu nedeniyle gelişmiş teknoloji ve nitelikli insan gücü kullanmak
durumunda olduğu için, oldukça pahalı bir sektördür. Dolayısıyla eğitimli
elemanlara gereksinim duyuluyor. Sektörde çalışanlar, aldıkları eğitimin
yanında sürekli sertifiye edilen eğitimler almak durumundadırlar.
Bugün
sivil havacılıkta yoğunlaşmış işgücü,
ağırlıklı olarak havayollarında, bakım merkezlerinde ve alanlarda hizmet
veren yer hizmeti kuruluşlarında çalışanlar olmak üzere; toplam 100.000’nin
üzerindedir (bu kuruluşlara iş yapan yan sanayilerde çalışanlar bu sayının
dışındadır) ve THY dışında, çoğunluğu sendikasızdır.
(Kaynak:<www.sefainan.com>)
Çalışanlar;
esnek çalışma yöntemi ile çalıştırılmaktadır, yasal çalışma sürelerine,
özellikle yaz sezonunda hiç uyulamamaktadır.
Sektörde
çalışanları; 1- Uçucu personel (Pilot, kabin görevlileri ve uçucu teknisyenler,
ATC çalışanları), 2- Yer Hizmetleri
(Uçak teknisyenleri, Ramp işçileri, yolcu hizmetleri ve hizmet elemanları,
güvenlik görevlileri.) olarak ayırmak gerekmektedir.
Endüstriyel
kesimde çalışanlar ise, ayrı kategorize edilebilir.
Çalışanların yakıcı, çözüm bekleyen sorunları
vardır. Yetersiz ücret ve ücret eşitsizliği, yoğun çalışma koşulları sorunları
en başta gelmektedir. Ancak havayolu çalışanları, bu sorunlarının çözümü için
bir girişimde bulun(a)mamaktadırlar.
Pilotundan,
ATC memurundan, ramp işçisine dek kopmayan bir zincir çalışma, gece-gündüz,
yaz-kış her koşulda sürer gider.
Düşük
ücretle çalıştırmanın birinci nedeni, maliyetleri düşük tutarak amansız küresel
rekabet koşullarına direnç sağlamak, olarak tanımlanmaktadır. Bir yere dek
kabul edilebilir gibi görünse de, yükün ağırını çalışanlara yüklememek gerekir.
Çünkü
işverenin karına endeksli çalışılmıyor.
Tüm
havacılık kuruluşlarının uymak zorunda olduğu IATA (Uluslararası Havayolu
Taşıyıcıları Birliği) koşullarına uygun yapılanmalar zorunludur.
***
Görüldüğü
gibi ekonomik bir faaliyet olan havacılık işleri de yüksek teknoloji harikası
uçaklarla yapılmakta, görkemli havalimanlarında; yüksek teknolojili
donanımlarla yolculara hizmet götürülmektedir ve eninde sonunda bütün bu
faaliyetlerin belirleyicisi, başından sonuna dek insandır. Ve sektörde istihdam
edilen çalışanların değeri bilinmelidir.
NOT:
İlk yazımın yayınlandığı günden bu yana, gösterdiğiniz ilgiye teşekkür ederim.
Bu platformda objektif değerlendirmeler dışında, polemik oluşturmak isteyen
yorum ve yazılara yer vermeyeceğimi şimdiden belirtmek isterim.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönderme